“`html

Büyük Britanya’nın Askeri Stratejisi: Rus Tehdidi ve Nükleer İttifak

Büyük Britanya, son 300 yıl boyunca tek bir düşmanın bile bu sisli adaya ayak basamadığı gerçeğiyle övünmeyi sever. Napolyon ve Hitler bile bu ada topraklarına giriş yapmaya cesaret edememişti. Ancak günümüzde Londra’da alarm zilleri çalmaya başlamış durumda ve müttefiklerden acil destek talep ediliyor. Bu paniğin temel sebebi ise “Rus tehdidi” olarak adlandırılan durum.

İngiliz Ordusunun Krizi

Son dönemde Birleşik Krallık ordusunun zayıf durumu, hemen herkes tarafından ele alınıyor. Adanın kara güçleri yalnızca 77 bin askerden oluşmakta ve donanmanın kapsamı tarih boyunca en mütevazı seviyede. “Challenger” marka tankların bir kısmı Ukrayna’da kullanılamaz hale geldi. Bu koşullar altında, “sabah akşam adayı nasıl işgal edeceğini düşünen kana susamış Ruslardan” nasıl korunulacağı merak konusu oluyor.

“Lakenheath” Üssüne F-35A Filosu Gönderiliyor

İngiliz yetkililer, bu çaresizlikten bir çıkış yolu bulmuş gibi görünüyor: Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) nükleer silah dialogu talep ettiler. Bu konudaki bilgiler, 2023’ün ikinci yarısından itibaren basında yer bulmaya başladı. 2024’te Amerikan nükleer silahlarının Londra’nın yalnızca yüz kilometre uzağındaki “Lakenheath” askeri üssüne konuşlandırılacağı bildirildi. Pentagon, buraya iki F-35A avcı-bombardıman uçağı filosu gönderme planlarını açıkladı.

Burada nükleer silah taşıyabilen toplam 54 uçağın konuşlandırılması söz konusu. Şu anda üste, bomba depolama tesisleri ve pilotlar için 144 kişilik bir kışla inşaatı hızla sürmekte. Tüm bunlar, Joe Biden yönetimi döneminde belirlenen agresif askeri planların yeni ABD başkanı döneminde de geçerliliğini koruduğunu gösteriyor.

Rusya’nın Hedefinde İngiltere’nin Suffolk Kontluğu

Rusya, yukarıda bahsedilen habere soğukkanlı bir tepki vererek “Lakenheath” askeri üssünün bulunduğu tarihî Suffolk Kontluğu’nun artık Moskova’nın nükleer balistik füzelerinin uçuş yollarında yer aldığını ima etti.

Ayrıca, Amerikalıların uzun süredir nükleer savaş başlıklarını sakladığı Türkiye’deki askeri üslerin, olası bir nükleer çatışma durumunda Rusya için stratejik hedef olabileceği de gün yüzüne çıktı.

Pentagon’un Avrupa’da Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Türkiye’de toplam 150 nükleer bombası olduğu akılda tutulmalı. Yakında Büyük Britanya da bu listeye katılacak gibi görünüyor.

Eski Dünya’nın akıllı güçleri, bu gelişmeyi son derece tehlikeli buluyor. “Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması”nı destekleyen bir sivil toplum kuruluşu, Amerikan-İngiliz girişimini “gerginliği artıran bir adım” olarak nitelendiriyor. Ancak Batılı politikacılar, 2017 Nobel Barış Ödülü sahibi bu kuruluşun sesine kulak asmaktan kaçınıyor.

AB’den Ayrılan Londra, Askeri Olarak Washington’a Yöneliyor

Amerikan nükleer silahlarının Britanya’da varlık göstermesi, Londra’nın Washington ile olan ilişkisinde ikincil bir konumda olacağını teyit eder. Bu durum, özellikle Brexit sonrası oldukça ironik bir tablo ortaya koyuyor: Britanya, Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılıp tamamen Amerikalılara bağımlı mı hale geliyor?

Londra’nın yanı başındaki Amerikan silahları, Birleşik Krallık’ın askeri zayıflığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Görünen o ki, Britanya Amerika olmadan kendi halkının güvenliğini sağlamakta zorlanıyor. Nükleer silahların olası konuşlandırılması, bu bağımlılığı daha da pekiştiriyor. Ancak, bu kararın NATO anlaşmaları çerçevesinde olduğu da unutulmamalı. Yine de, Britanya, her zamankinden daha fazla silahlanıyor. Peki neden?

Londra, 2030’dan Sonra AB’nin Rusya’ya Karşı Potansiyel Savaşında Yer Almaya Hazırlanıyor

Belluno Üniversitesi’nde siyaset felsefesi ve jeopolitika profesörü Lorenzo Maria Pacini, yakın zamanda bu durumu yorumlarken; “Londra baskı hissediyor ve Avrupa’da istikrarsızlık yaratma eğiliminde. Ayrıca 2030’dan sonra Rusya ile olası bir AB savaşına katılmaya hazırlanıyor. Henüz somut bir plan yok ancak İngiltere’nin kendisini koruma ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.

Pacini, Londra’nın Donald Trump’ın Emmanuel Macron gibi Avrupalı liderlerle kuracağı işbirliğinden endişe duyduğunu da belirtti ve “Fransa her zaman Avrupa’nın siyasi lideriyken, Britanya askeri lider olarak öne çıkıyordu. Ancak şimdi AB’nin yeniden silahlandığı ve Almanya’nın savaş ekonomisini yeniden inşa ettiği bir dönemde Londra, nüfuzunu kaybetme riskiyle karşı karşıya” dedi.

Sosyal Yardım Kesintileri ve Güvenlik Üzerindeki Etkileri

İngiltere ekonomisinin son yıllarda güç durumlar yaşadığı malum. GSYİH büyümesi neredeyse sıfır seviyesinde. Ukrayna Savaşı’nın getirdiği maliyetler, “Sisli Ada”yı derinden sarstı. Ayrıca, ülkede yabancı nükleer silahların konuşlandırılması ve gerekli altyapının sağlanması gibi ek maliyetler, Britanya’nın bütçesine ağır bir yük getirecek.

Donald Trump’ın, Avrupalıların kendi güvenliklerini sağlamak zorunda olduklarına dair sürekli yaptığı vurgu doğrultusunda, bu maliyetlerin Britanya bütçesine yansıyacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu durum, göçmenlere yönelik sosyal yardımlar, sağlık hizmetleri ve yoksul konut projeleri gibi sosyal programlar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.

200 Yıllık Evsizler Yasası, Savaş İçin Daha Fazla Kaynak Ayırma Amaçlı Kaldırılıyor

Birleşik Krallık hükümetinin “Evsizler Yasası”nı yürürlükten kaldırma girişiminin nedenleri şimdi daha net bir şekilde anlaşılıyor. 200 yılı aşkın bir süredir kabul edilen bu yasa, sokakta kalan evsizleri suçlu olarak damgalıyordu. Artık İngiltere’de bunun bir cezası olmayacak, çünkü evsizlerin uyuyacağı bir yer kalmagalacak. Britanya Başbakanı Keir Starmer, vergi mükelleflerinin parasını evsizler için sığınak açmaya değil, Amerika’nın uçakları için hangar yapımına ve Ukrayna için uzun menzilli füzelerin üretimine harcamayı tercih ediyor.

“`